Müslüm, kaçırdığı Gülbahar'la evlenip, bir kasabaya yerleşir. Yoksul bir yaşam süren bu iki kişilik ailenin bir oğulları olur. Müslüm biraz daha para kazanabilmek için toprak işçisi olarak Çukurova'ya çalışmaya gider. Ve birlikte çalıştığı işçilerden birinin altını çalınır. Müslüm, hırsız olarak suçlanıp tutuklanır. Müslüm, dini inançlarına bağlı bir iç yapıya sahip olduğundan, eğer bu iftiradan kurtulup kendini temize çıkarırsa ilk doğacak çocuğunu Tanrıya kurban edeceğine söz verir. Film, Erzincan‘ın Pelitli köyünde geçen gerçek bir olaydan alınmıştır.

„1980 askeri darbe üzerine yapılan en doğru film“ demişti Tarık Akan “Eylül Fırtınası” filminin galasından hemen sonra.
Askerlerce aranan baba, gözaltında bütün işkencelere rağmen sır vermeyen anne, geceyi hücrede annesiyle geçiren Metin, ailenin giderek parçalanmasını ve toplumun 12 Eylül darbesiyle birlikte insanlıktan uzaklaşmasını gözlemleyen dede, filmin konusunu belirliyorlar. Türkiye/Almanya Film Festivali’nin tavsiyesi üzerine, yönetmen Atıf Yılmaz Bozcaada’dan Nürnberg’e kadar uzanan filmin senaryosunu Habib Bektaş’ın „Gölge Kokusu“ adlı romanından uyarlamıştır.

İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru İstanbul... Vatandaşların yiyeceklerini karnelerle aldığı, Türkçe ezan sesinin camilerden yükseldiği sıkıyönetim dönemi… Yazdığı şiir kitabı komünizm propagandası suçlamasıyla toplatılan öğretmen ve şair Mustafa Ural polis tarafından aranmaktadır. Ünlü Sansaryan Han polis merkezi olarak faaliyettedir ve burada ilerici-demokrat aydınlara karşı amansız işkenceler uygulanmaktadır. Polise teslim olmayan Mustafa’nın tek seçeneği kaçmaktır. Yusuf Kurçenli’nin Rıfat Ilgaz’ın romanından uyarladığı bu en yetkin yapıtı, siyasal içerikli filmlerin en yüreklilerinden biri.

Bilal’in son umudu Libya’ya işçi olarak gitmektir. Ne var ki Bilal’in sırası bir türlü gelmez. Baba mesleği olan pehlivanlıkta şansını denemeye karar verir. Kırkpınar’daki yağlı güreş çalışmaları sırasında, pehlivanlık mesleğine de hile karıştığını görür. Pehlivan rolüyle 1985 yılında Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Mansiyon Ödülüne layık görülmüştür.

Sürü; bir aşireti, bir ikiliyi, bir sürüyü ve daha birçok şeyi anlatır. Geçimleri hayvancılık üzerine kurulu Aşiretin reisi Hamo’nun oğlu Şivan düşman aşiretin kızı ile evlidir. Ailesine bağlı olmasına neden olan geleneğe isyan etmektedir. Filmde, Anadolu'nun yoksulluğu, çaresizliği ve o günlerin siyasal çelişkileri ve çatışmaları perdeye yansıtılmaktadır.

80’li yıllardaki Türkiye’nin demokratik yaşamı askeri rejimin baskısında en zor günlerini geçirirken Yilmaz Güney hapiste olmasına rağmen arkadaşlarıyla en olağan dışı şartlarda en muhteşem film projesini gerçekleştirdi. Yol. Türkiye Sinemasını Dünya’ya açan film.